Yaşlanmanın karmaşıklığı, biyolojik, sosyolojik, ekonomik ve psikolojik faktörler dahil olmak üzere çok çeşitli boyutları kapsayan çok yönlü bir olgudur. Araştırmalar, yaşam tarzı tercihlerinin yaşlanma sürecini önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip olduğunu ve bireylerin sağlık koşullarının şekillenmesinde aktif bir rol oynadığını göstermektedir. Yapılan klinik çalışmaların sonuçları irdelendiğinde, aktif yaşam tarzını benimsenin ve fiziksel aktivitelere katılmanın bağışıklık fonksiyonunu potansiyel olarak iyileştirebileceğini ve kronik hastalıkların görülme sıklığını azaltabileceğini ve bunun yaşlanma sürecinde genel sağlığı destekleyebileceğini göstermiştir.
Beslenme sağlıkta kritik bir faktör olsa da diyet alışkanlıkları ile fiziksel aktivite arasındaki etkileşimi dikkate almak da aynı derecede önemlidir. Sağlıklı bir diyete alışkanlığı olan ve düzenli fiziksel aktivite yapan bireylerin kronik hastalık riskinde belirgin bir azalma yaşadığını belirtmiştir. Sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı; yalnızca bilişsel işlevi iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda genel sağlık koşullarının da gelişmesine katkıda bulunur. Bilimsel kanıtlar hem dengeli beslenmeyi hem de fiziksel aktiviteyi bir arada barındıran bir yaşam tarzını benimseyenlerin, kaliteli yaşam ve yaşlılık sürecinde sağlık koşullarını önemli ölçüde iyileştirebileceğini göstermektedir.
Temel besinler açısından zengin dengeli bir diyet, kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) rahatsızlıklar, obezite, diyabet (şeker hastalığı) dâhil olmak üzere yaşa bağlı hastalıklarla ilişkili riskleri azaltmak için çok önemlidir. Araştırmalar, meyve, sebze, tam tahıllar ve sağlıklı yağların tüketiminin ön planda olduğu Akdeniz diyeti gibi belirli diyet modellerinin yaşlı yetişkinlerde daha iyi sağlık koşullarını sağlarken, kronik hastalık görülme riskinin de azalmasına yol açabildiğini göstermiştir. Diyet seçimleri yalnızca gerekli besinleri sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yaşlanan nüfusta yaygın olan gözlemlenen kronik hastalıklarla mücadelede ve sağlıklı yaşlanma koşullarının desteklenmesi adına da önemli etkilere sahiptir. Beslenme sağlıkta kritik bir faktör olsa da diyet alışkanlıkları ve fiziksel aktivite arasındaki etkileşim de aynı derecede önemlidir. Fiziksel aktivite en genel tanımıyla, iskelet kaslarının yarattığı bedensel hareketler sonucu enerji tüketimi olarak bilinir. Fiziksel aktivite sürecinin sağlıklı sürdürülebilmesi için bireyin yaptığı egzersizle, fiziksel yapısının uyum içinde olması gereklidir çünkü fiziksel uygunluk, bireyin takip etmekte olduğu egzersiz programıyla, kendi fiziksel koşullarının uyum içinde olması bireysel sağlık adına önemlidir. Birçok bilimsel araştırmada, özellikle sağlıklı yaşlanma sürecinde, sağlıklı bir yaşam tarzının korunabilmesi için düzenli fiziksel aktivitenin ortaya çıkarabileceği olumlu kazanımlara dikkat çekilmektedir. Bu nedenle yaşam için spor, belli bir bilimsel yöntem ve program içinde yapılması gereken bir fiziksel aktivite disiplini olarak önerilmektedir. Dünya genelinde yapılan istatistiksel araştırmalarda, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığın bilimsel yöntemlerle ispat edilmiş somut fizyolojik ve metabolik katkılarına karşın, özellikle erişkin ve ileri yaştaki bireylerin günlük fiziksel aktiviteye yeteri kadar zaman ayıramadıkları gözlemlenmektedir. Yine bu yapılan istatistiklerin ışığında kadınlar arasında düzenli egzersiz alışkanlığının erkeklere göre daha az olduğu saptanmıştır. Tüm bu istatistiksel veriler değerlendirildiğinde, toplumların kaliteli ve sağlıklı yaşama verdikleri önem ve dikkat düzeyi arttıkça, günlük spor aktivitelerine yönelim tercihinin de artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Sonuç olarak, yaşam kalitesi ve sağlıklı yaşlanma süreci açısından düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı, bireylerin sadece metabolik sağlıklarını korumak için değil ama aynı zamanda psikolojik sağlıklarını korumak için de büyük önem taşıyan bir alışkanlık olarak değerlendirilmektedir. Düzenli egzersiz alışkanlığı, son yıllarda yaygınlaşan hareketsiz yaşam nedeniyle sıklıkla görülmekte olan obezite probleminin önlenebilmesi ve dolasıyla, aşırı kiloya bağlı olarak gelişebilecek olan birçok kronik hastalığın önüne geçilebilmesi adına da kritik öneme sahiptir. Sağlıklı bir yaşam için fiziksel olarak aktif kalmaya özen göstererek düzenli bir fiziksel aktivite planlamasıyla yaşam kalitesini ve sağlıklı yaşlanma sürecini geliştirebilmek mümkün olacaktır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Onur Oral
Sağlıklı Yaşlanma ve Yaşam Kalitesi
Yaşlanmanın karmaşıklığı, biyolojik, sosyolojik, ekonomik ve psikolojik faktörler dahil olmak üzere çok çeşitli boyutları kapsayan çok yönlü bir olgudur. Araştırmalar, yaşam tarzı tercihlerinin yaşlanma sürecini önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip olduğunu ve bireylerin sağlık koşullarının şekillenmesinde aktif bir rol oynadığını göstermektedir. Yapılan klinik çalışmaların sonuçları irdelendiğinde, aktif yaşam tarzını benimsenin ve fiziksel aktivitelere katılmanın bağışıklık fonksiyonunu potansiyel olarak iyileştirebileceğini ve kronik hastalıkların görülme sıklığını azaltabileceğini ve bunun yaşlanma sürecinde genel sağlığı destekleyebileceğini göstermiştir.
Beslenme sağlıkta kritik bir faktör olsa da diyet alışkanlıkları ile fiziksel aktivite arasındaki etkileşimi dikkate almak da aynı derecede önemlidir. Sağlıklı bir diyete alışkanlığı olan ve düzenli fiziksel aktivite yapan bireylerin kronik hastalık riskinde belirgin bir azalma yaşadığını belirtmiştir. Sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı; yalnızca bilişsel işlevi iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda genel sağlık koşullarının da gelişmesine katkıda bulunur. Bilimsel kanıtlar hem dengeli beslenmeyi hem de fiziksel aktiviteyi bir arada barındıran bir yaşam tarzını benimseyenlerin, kaliteli yaşam ve yaşlılık sürecinde sağlık koşullarını önemli ölçüde iyileştirebileceğini göstermektedir.
Temel besinler açısından zengin dengeli bir diyet, kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) rahatsızlıklar, obezite, diyabet (şeker hastalığı) dâhil olmak üzere yaşa bağlı hastalıklarla ilişkili riskleri azaltmak için çok önemlidir. Araştırmalar, meyve, sebze, tam tahıllar ve sağlıklı yağların tüketiminin ön planda olduğu Akdeniz diyeti gibi belirli diyet modellerinin yaşlı yetişkinlerde daha iyi sağlık koşullarını sağlarken, kronik hastalık görülme riskinin de azalmasına yol açabildiğini göstermiştir. Diyet seçimleri yalnızca gerekli besinleri sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yaşlanan nüfusta yaygın olan gözlemlenen kronik hastalıklarla mücadelede ve sağlıklı yaşlanma koşullarının desteklenmesi adına da önemli etkilere sahiptir. Beslenme sağlıkta kritik bir faktör olsa da diyet alışkanlıkları ve fiziksel aktivite arasındaki etkileşim de aynı derecede önemlidir. Fiziksel aktivite en genel tanımıyla, iskelet kaslarının yarattığı bedensel hareketler sonucu enerji tüketimi olarak bilinir. Fiziksel aktivite sürecinin sağlıklı sürdürülebilmesi için bireyin yaptığı egzersizle, fiziksel yapısının uyum içinde olması gereklidir çünkü fiziksel uygunluk, bireyin takip etmekte olduğu egzersiz programıyla, kendi fiziksel koşullarının uyum içinde olması bireysel sağlık adına önemlidir. Birçok bilimsel araştırmada, özellikle sağlıklı yaşlanma sürecinde, sağlıklı bir yaşam tarzının korunabilmesi için düzenli fiziksel aktivitenin ortaya çıkarabileceği olumlu kazanımlara dikkat çekilmektedir. Bu nedenle yaşam için spor, belli bir bilimsel yöntem ve program içinde yapılması gereken bir fiziksel aktivite disiplini olarak önerilmektedir. Dünya genelinde yapılan istatistiksel araştırmalarda, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığın bilimsel yöntemlerle ispat edilmiş somut fizyolojik ve metabolik katkılarına karşın, özellikle erişkin ve ileri yaştaki bireylerin günlük fiziksel aktiviteye yeteri kadar zaman ayıramadıkları gözlemlenmektedir. Yine bu yapılan istatistiklerin ışığında kadınlar arasında düzenli egzersiz alışkanlığının erkeklere göre daha az olduğu saptanmıştır. Tüm bu istatistiksel veriler değerlendirildiğinde, toplumların kaliteli ve sağlıklı yaşama verdikleri önem ve dikkat düzeyi arttıkça, günlük spor aktivitelerine yönelim tercihinin de artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Sonuç olarak, yaşam kalitesi ve sağlıklı yaşlanma süreci açısından düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı, bireylerin sadece metabolik sağlıklarını korumak için değil ama aynı zamanda psikolojik sağlıklarını korumak için de büyük önem taşıyan bir alışkanlık olarak değerlendirilmektedir. Düzenli egzersiz alışkanlığı, son yıllarda yaygınlaşan hareketsiz yaşam nedeniyle sıklıkla görülmekte olan obezite probleminin önlenebilmesi ve dolasıyla, aşırı kiloya bağlı olarak gelişebilecek olan birçok kronik hastalığın önüne geçilebilmesi adına da kritik öneme sahiptir. Sağlıklı bir yaşam için fiziksel olarak aktif kalmaya özen göstererek düzenli bir fiziksel aktivite planlamasıyla yaşam kalitesini ve sağlıklı yaşlanma sürecini geliştirebilmek mümkün olacaktır.