Travma sonrası stres bozukluğu kronikleşmeden önlem alınmalı…
Travma sonrası stres bozukluğu kronikleşmeden önlem alınmalı…
Depremin gerek deprem mağdurlarında gerekse toplum genelinde kaygı bozukluklarını tetiklediğini dile getiren uzmanlar, psikolojik travmanın, kişinin baş etme potansiyelini aşan ağır bir olay yaşaması olduğunu söylüyor.
Haber Giriş Tarihi: 18.08.2024 01:30
Haber Güncellenme Tarihi: 18.08.2024 01:30
Kaynak:
BÜLTEN
Travma sonrası korku ve stres belirtilerinin ortaya çıktığını ama zamanla belirtilerin azaldığını belirten Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, “Ancak bazı kişilerde vaziyet iyiye gitmez, hatta kötüleşir. Psikolojik travmadan bir süre sonra, olayı yeniden yaşama hissi, travmayı hatırlatan durumlardan kaçınma, gergin hissetme, uykuya dalma veya uykuyu sürdürme güçlüğü gibi bazı belirtiler gelişir.” dedi.
Doç. Dr. Oğuz Tan ayrıca 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde travmatik anıların, kaygıların ve yasla ilgili tepkilerin canlanabileceğine dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin 25’inci yılında depremi yaşayanlarda ve yakından tanık olanlarda görülebilecek Travma Sonrası Stres Bozukluğu sorununu anlattı.
Depremin neden olduğu travma farklı korkuları da tetikleyebiliyor
Depremin gerek deprem mağdurlarında gerekse toplum genelinde kaygı bozukluklarını tetiklediğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, “Posttravmatik stres bozukluğundan ayrı olarak sürekli sebepsiz bir endişe hali veya ufak tefek her şeyden kaygılanma gibi yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, kapalı alan korkuları gelişebilir. Sadece yeni bir depreme maruz kalma korkusu değil kalp krizi geçirme, kanser olma gibi türlü fiziksel hastalıklara yakalanma korkusu da artar.” dedi.
Psikolojik travmanın, kişinin baş etme potansiyelini aşan ağır bir olay yaşaması olduğunu belirten Doç. Dr. Oğuz Tan, “Saldırıya uğramak, cinsel istismara maruz kalmak, birinin ölümüne şahit olmak, sevdiği birinin ölümü, ölümden dönmek, depremden sağ çıkmak ve savaş gibi durumlarda çoğu kişide korku ve stres belirtileri ortaya çıkar, ama zamanla yatışır ve geçer. Ancak bazı kişilerde vaziyet iyiye gitmez, hatta kötüleşir.” şeklinde konuştu.
Bu belirtiler varsa dikkat!
Psikolojik travmadan bir süre sonra bazı belirtiler gelişeceğine dikkat çeken Doç. Dr. Oğuz Tan, bu belirtileri şöyle aktardı:
“Kişiler travmatik olayı yeniden yaşıyor gibi hissedebilir. Olayla ilgili anılar canlanıp dururu, rüyalara girer. Kişi travmayı hatırlatan yerlerden, nesnelerden, olaylardan, düşüncelerden ve duygulardan kaçınır. Seslerden irkilme, diken üstündeymiş gibi gergin hissetme, konsantre olamama, uykuya dalma veya uykuyu sürdürme güçlüğü, çabuk sinirlenme gibi durumlar ortaya çıkar. Kişiler ayrıca travmaya neden olan olayın önemli yönlerini hatırlamakta güçlük çeker. Faaliyetlere olan ilgileri azalır, korku, öfke, utanç ve suçluluk gibi negatif duyguları artar ve mutluluk gibi olumlu duyguları yaşamada güçlük çekerler.”
Kaçınma davranışı Travma Sonrası Stres Bozukluğunun uzamasına neden oluyor
17 Ağustos 1999 depreminden sonra yapılan çalışmalarda Kocaeli’nde yaşayanlarda deprem sonrası üç yıllık Travma Sonrası Stres Bozukluğu sıklığının yüzde 15 olarak bulunduğunu hatırlatan Doç. Dr. Oğuz Tan, “Olayın yıl dönümünde travmatik anılar, kaygı, aktardığım bütün belirtiler ve yasla ilgili tepkiler canlanabilir.” dedi.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayanların yarısında belirtilerin ilk 3 ay içinde düzeldiğini, ancak diğer yarısında daha uzun sürebileceğini hatta bazen kronikleşebileceğini de dile getiren Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Travmaya maruz kalan kişinin tablonun Travma Sonrası Stres Bozukluğuna dönüşmemesi için bir an önce işine veya okuluna dönmesi gerekir. Kişinin bedeninde çalışmaya mâni ağır bir hasar yoksa, uzun süre istirahat iyi değildir, kronikleşmeye yol açabilir. Travma mağduru eğer tazminat davası açtıysa, bütün hayatını tazminat davasına bağlaması ruh sağlığına iyi gelmez.
Travma tazeyken olayla ilgili anılardan ve yerlerden kaçınmak normal karşılanmalı. Ama bir süre sonra bu kaçınmalar engellenmeli. Kişi travmatik anılara, hatırlatıcı nesnelere ve mekanlara maruz bırakılmalı. Kaçınmalar uzun sürerse Travma Sonrası Stres Bozukluğu da uzun sürer. Ancak maruz bırakma çok erken bir dönemde yapılırsa da kişiyi iyice kötüleştirebilir. O nedenle bir uzman eşliğinde psikoterapiler ve ilaçlardan faydalanılmalı.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Depremin gerek deprem mağdurlarında gerekse toplum genelinde kaygı bozukluklarını tetiklediğini dile getiren uzmanlar, psikolojik travmanın, kişinin baş etme potansiyelini aşan ağır bir olay yaşaması olduğunu söylüyor.
Travma sonrası korku ve stres belirtilerinin ortaya çıktığını ama zamanla belirtilerin azaldığını belirten Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, “Ancak bazı kişilerde vaziyet iyiye gitmez, hatta kötüleşir. Psikolojik travmadan bir süre sonra, olayı yeniden yaşama hissi, travmayı hatırlatan durumlardan kaçınma, gergin hissetme, uykuya dalma veya uykuyu sürdürme güçlüğü gibi bazı belirtiler gelişir.” dedi.
Doç. Dr. Oğuz Tan ayrıca 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde travmatik anıların, kaygıların ve yasla ilgili tepkilerin canlanabileceğine dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin 25’inci yılında depremi yaşayanlarda ve yakından tanık olanlarda görülebilecek Travma Sonrası Stres Bozukluğu sorununu anlattı.
Depremin neden olduğu travma farklı korkuları da tetikleyebiliyor
Depremin gerek deprem mağdurlarında gerekse toplum genelinde kaygı bozukluklarını tetiklediğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, “Posttravmatik stres bozukluğundan ayrı olarak sürekli sebepsiz bir endişe hali veya ufak tefek her şeyden kaygılanma gibi yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, kapalı alan korkuları gelişebilir. Sadece yeni bir depreme maruz kalma korkusu değil kalp krizi geçirme, kanser olma gibi türlü fiziksel hastalıklara yakalanma korkusu da artar.” dedi.
Psikolojik travmanın, kişinin baş etme potansiyelini aşan ağır bir olay yaşaması olduğunu belirten Doç. Dr. Oğuz Tan, “Saldırıya uğramak, cinsel istismara maruz kalmak, birinin ölümüne şahit olmak, sevdiği birinin ölümü, ölümden dönmek, depremden sağ çıkmak ve savaş gibi durumlarda çoğu kişide korku ve stres belirtileri ortaya çıkar, ama zamanla yatışır ve geçer. Ancak bazı kişilerde vaziyet iyiye gitmez, hatta kötüleşir.” şeklinde konuştu.
Bu belirtiler varsa dikkat!
Psikolojik travmadan bir süre sonra bazı belirtiler gelişeceğine dikkat çeken Doç. Dr. Oğuz Tan, bu belirtileri şöyle aktardı:
“Kişiler travmatik olayı yeniden yaşıyor gibi hissedebilir. Olayla ilgili anılar canlanıp dururu, rüyalara girer. Kişi travmayı hatırlatan yerlerden, nesnelerden, olaylardan, düşüncelerden ve duygulardan kaçınır. Seslerden irkilme, diken üstündeymiş gibi gergin hissetme, konsantre olamama, uykuya dalma veya uykuyu sürdürme güçlüğü, çabuk sinirlenme gibi durumlar ortaya çıkar. Kişiler ayrıca travmaya neden olan olayın önemli yönlerini hatırlamakta güçlük çeker. Faaliyetlere olan ilgileri azalır, korku, öfke, utanç ve suçluluk gibi negatif duyguları artar ve mutluluk gibi olumlu duyguları yaşamada güçlük çekerler.”
Kaçınma davranışı Travma Sonrası Stres Bozukluğunun uzamasına neden oluyor
17 Ağustos 1999 depreminden sonra yapılan çalışmalarda Kocaeli’nde yaşayanlarda deprem sonrası üç yıllık Travma Sonrası Stres Bozukluğu sıklığının yüzde 15 olarak bulunduğunu hatırlatan Doç. Dr. Oğuz Tan, “Olayın yıl dönümünde travmatik anılar, kaygı, aktardığım bütün belirtiler ve yasla ilgili tepkiler canlanabilir.” dedi.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayanların yarısında belirtilerin ilk 3 ay içinde düzeldiğini, ancak diğer yarısında daha uzun sürebileceğini hatta bazen kronikleşebileceğini de dile getiren Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Tan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Travmaya maruz kalan kişinin tablonun Travma Sonrası Stres Bozukluğuna dönüşmemesi için bir an önce işine veya okuluna dönmesi gerekir. Kişinin bedeninde çalışmaya mâni ağır bir hasar yoksa, uzun süre istirahat iyi değildir, kronikleşmeye yol açabilir. Travma mağduru eğer tazminat davası açtıysa, bütün hayatını tazminat davasına bağlaması ruh sağlığına iyi gelmez.
Travma tazeyken olayla ilgili anılardan ve yerlerden kaçınmak normal karşılanmalı. Ama bir süre sonra bu kaçınmalar engellenmeli. Kişi travmatik anılara, hatırlatıcı nesnelere ve mekanlara maruz bırakılmalı. Kaçınmalar uzun sürerse Travma Sonrası Stres Bozukluğu da uzun sürer. Ancak maruz bırakma çok erken bir dönemde yapılırsa da kişiyi iyice kötüleştirebilir. O nedenle bir uzman eşliğinde psikoterapiler ve ilaçlardan faydalanılmalı.”
Kaynak: BÜLTEN
Tüm Bel-Sen’de güven krizi
Menemen’de okulda öğretmene şiddet: Toplumsal sorunu yansıtıyor!
Başkan Tugay, hükümeti topa tuttu: İzmir’i sevmiyorlar
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
Spotify müzik özeti 2024: Spotify Wrapped 2024 ne zaman yayınlanacak?
Derin yoksulluk toplumu yozlaştırdı
İzmir Valiliğinden uyarı: Ege Denizi'nin kuzeyinde fırtına bekleniyor!
İzmir haber: 2 milyonu aşkın yasaklı madde ele geçirildi
Başkan Tugay İzmir’in kardeş kenti Bakü’de
İzmir’de kadınlar 25 Kasım için toplanacak
Son Girilen Haberler
Yeni müfredata uygun kitapçıklar erişime açıldı
MEB, ilkokul birinci sınıflara yönelik Türkçe, matematik ve hayat bilgisi dersleriden etkinlik fasiküllerini yayımladı.
Başkan Yıldız Ünsal Öğretmenler Günü’nü kutladı
Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla KARGEM ve anaokullarında görev yapan 80 öğretmenle bir araya geldi. Ünsal, Karşıyaka'da her yıl yüzlerce çocuğu geleceğe hazırlayan öğretmenlere emekleri için teşekkür ederek, "Yaptığınız iş çok özel ve önemli. Aydınlık nesillerin mimarı olan tüm öğretmenlerimize minnet borçluyuz" dedi
Türkiye'nin sorunlarına bir hekim bakışı: Hekimler Siyaset Yapamaz mı?
Kaleme aldığı yeni kitabı ile ülkenin sorunlarına bir hekim gözüyle yaklaşan Dr. Mustafa Torun, siyasetin belirli bir zümrenin elinde olmaması gerektiğini söyledi.