Beslenme hakkı masaya yatırıldı: Çocukların dörtte biri okula aç gidiyor!
Beslenme hakkı masaya yatırıldı: Çocukların dörtte biri okula aç gidiyor!
Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası ve BAYETAV tarafından düzenlenen ‘Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı’ sona erdi. Türkiye’de çocukların dörtte birinin okula aç gittiği vurgulanan çalıştayın sonuç bildirgesinde okullarda ücretsiz öğün talebi bir kez daha dile getirildi
Haber Giriş Tarihi: 16.09.2023 15:27
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası ve Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) tarafından düzenlenen ‘Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı’ sona erdi. İzmir Tabip Odası Prof. Dr. Orhan Süren Konferans Salonu’nda meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerden katılımcıların katkılarıyla gerçekleştirilen çalıştay, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İ. Uğur Toprak, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Şen ve BAYETAV Eğitim Koordinatörü Ayzin Akgün’ün konuşmalarıyla başladı. Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık’ın Gıda Krizi, Çocuk Yoksulluğu ve Beslenme ile Prof. Dr. Türkan Günay’ın Çocukluk Çağında Beslenme Yetersizliği konulu çerçeve sunumlarıyla devam eden çalıştayda çözüm önerileri de masaya yatırıldı. Sunumlarının tamamlanmasının ardından TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İ. Uğur Toprak, çalıştayın sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaştı.
ÇOCUKLARIN DÖRTTE BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR
Türkiye ve çok sayıda ülkede hala birçok çocuğun beslenme yetersizliği ve açlıkla mücadele ettiği belirtilen bildirgede, “Bu durum, çocukların sağlığı, fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığını, algılamalarının azaldığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektiklerini, okul devamsızlık sürelerinin uzadığını ve okul başarılarında azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de çocukların yeterli ve dengeli beslenememesinin başında ekonomik sebepler gelmektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, enflasyon, gıdaların niteliksizliği, ırkçılık, siyasi iktidarın yetersizliği birçok aile için yeterli ve sağlıklı beslenmeyi ve gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Ülkemizde son iki yıl içinde gıda fiyatlarında 4 katı aralığında bir artış gerçekleşmiş, sadece 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında gıda fiyatları yüzde 50 oranında artmıştır. Yıllardır uygulanan yıkıcı politikalar ciddi bir gıda krizine yol açmıştır. İçerisine sürüklendiğimiz gıda krizinden en çok ve kalıcı şekilde çocuklar etkilenmektedir. 2021 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de 18 yaş altı yaklaşık 23 milyon çocuk bulunmaktadır ve ülke nüfusunun yüzde 27’si çocuktur. Bu çocukların da dörtte üçü okul çağındadır. Son yıllardaki gözlemler okul çağındaki çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiğini göstermektedir. Bu durum çocuk açlığının artmasına, çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evlilikler gibi birçok soruna neden olmaktadır” ifadelerine yer verildi.
ÖĞRENCİLERİN SAĞLIĞINA İLGİSİZLİĞİ GÖSTERİYOR
TÜİK’in ‘Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’ndan verilere dikkat çekilen bildirgede, “Bu raporda çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimleri için vazgeçilemeyecek besinler olan gıdaları tüketemediği belirtilmektedir. Örneğin her sekiz çocuktan birinin et, tavuk veya balığı; on çocuktan birinin fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri; iki çocuktan birinin peynir ve yoğurdu her gün tüketebildiği görülmektedir. Türkiye’de beslenme yetersizliği sorunu, çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu sorunun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için elzemdir. Beslenmenin temel bir hak olduğu hatırlanmalı, kamu kurumları sorumluluklarını yerine getirmelidir. Annelerin gebelik sürecinden itibaren özellikle 18 yaşına kadar her çocuğun sağlıklı beslenmesini sağlamak ilgili kamu kurumlarının sorumluluğundadır. Ancak siyasal iktidarın politikalarına bakıldığında var olan anaokullarına besin desteği hizmetinin bile ekonomik koşullar bahane edilerek geri çekildiği görülmektedir. Deprem bölgeleri dışında okul öncesi eğitimde başlatılan beslenme programının iptal edilmesi Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilerin sağlığına gösterdiği ilgisizliği net olarak göstermektedir. Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık ‘Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)’ belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair bir ifade bile yer almamaktadır” denildi.
ÜCRETSİZ ÖĞÜN VERİLMELİ
Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamanın sadece ebeveynlerin görevi olmadığı vurgulayan bildirgede, şu çözüm öneri de yer aldı: “Çocukların okula aç gitmesi kabul edilemez. Milyonlarca çocuğu ilgilendiren bu önemli sorunun çözümüne dair acilen siyasal iktidar okul ayırt etmeksizin beslenme desteği sağlayacak programları başlatmalı, tüm öğrencilere okulda ücretsiz, besleyici bir öğün vermelidir. Okul beslenme programları, okul ortamında olanakları yeterli olmayan öğrencilere yeterli beslenme olanağı sunarken, bütün öğrencilerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlar. Okul beslenme programları dezavantajlı bölgelerdeki okullardan başlamak üzere tüm okullara yaygınlaştırılmalıdır. Bu çalışmaları yürütecek ebe, diyetisyen, okul hemşiresi, gıda mühendisi vb. meslek disiplinlerinden yeterli sayıda personel istihdam edilmelidir. Gıda güvencesine sahip olmayan ailelere (göçmen ve sığınmacı aileler dahil) aileler destek sağlamak için, birinci basamak sağlık hizmetleri veren kurumlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl-İlçe Müdürlükleri arasında koordinasyon sağlayacak bir idari mekanizma oluşturulmalıdır. Sağlıklı beslenme konusunda toplum genelinde farkındalık yaratmak amacıyla eğitim çalışmaları düzenlenmelidir. Kolay ve anlaşılabilir bir içeriğe sahip halkın beslenme rehberi oluşturulmalıdır. Kamu kreşleri ve anaokulları yaygınlaştırılarak çocukların sağlıklı beslenmesi sağlanmalıdır. Çocukların sağlıklı gıdalara erişimini kolaylaştırmak için iktidar ve yerel yönetimler tarafından tarım yapan küçük üreticiler desteklenmeli, çocuklara taze ve ekolojik ürünler sunulmalıdır. Toplumun yönetim süreçlerine katılım imkanları güçlendirilmelidir. Tüm kamu kurumları, yerel yönetimler birinci basamak sağlık hizmetleri ile iletişime geçerek gıda krizinden etkilenen okul öncesi çocuklar için beslenme desteği sağlayacak programlar geliştirmelidir. Beslenme desteği tartışmalarında sadece okula giden çocuklar değil, okul öncesi çağda olan küçük çocuklar da mutlaka dikkate alınmalıdır. Okul öncesi çağdaki çocuklar sağlıksız beslenmenin doğurduğu sorunlardan etkilenen en hassas kesimi oluşturduğu unutulmamalıdır. Çocuk beslenmesinde önem arz eden temel gıda maddelerinde KDV kaldırılmalı, elektrik, su ve doğal gaz gibi hane bazında yapılan harcamalarda dezavantajlı ailelere indirim uygulanmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde gıda sağlığı ve beslenme birimi kurulmalıdır. Okullarda kantin yerine mutfak-yemekhane uygulamasına geçilmelidir. Okullarda sağlıklı beslenme konusu ile ilgili dersler müfredada eklenmeli ve buna yönelik olarak gıda mühendisi ile beslenme ve diyetetik uzmanları istihdam edilmelidir. Okullarda tuvalet dışında temiz ve içilebilir nitelikte suya erişim için çeşmeler oluşturulmalıdır. Çocuklar yetişkin yaşa ulaşana değin sağlıklarını olumsuz etkileyecek sorunların çözümü için yapılan her türlü kamusal müdahale, onların yetişkinlik döneminde pek çok kronik hastalığın oluşmasını önlemektedir. Dolayısıyla beslenme desteği sadece şimdiki nesli korumakla kalmayacak zaman içinde sağlık harcamalarını azaltarak kamu refahına da ciddi bir katkı sağlayacaktır. Çocuklar başta olmak üzere yetersiz beslenme ve açlık sorunu yaşayan kesimlere yönelik bir kamusal destek-dayanışma programı acilen uygulamaya konulmalıdır. Bu bir siyasal tercih değil, zorunluluk, birincil öncelikli mesele olarak görülmelidir. Başta siyasi iktidar olmak üzere toplumun her kesimi, beslenme yetersizliği ile mücadelede sorumluluk almalıdır. Gıda krizinin derinleştiği bu dönemde muhalefet partilerinin bu önemli meselenin takipçisi olması ve çözüm talep etmesi elzemdir.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası ve BAYETAV tarafından düzenlenen ‘Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı’ sona erdi. Türkiye’de çocukların dörtte birinin okula aç gittiği vurgulanan çalıştayın sonuç bildirgesinde okullarda ücretsiz öğün talebi bir kez daha dile getirildi
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası ve Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) tarafından düzenlenen ‘Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı’ sona erdi. İzmir Tabip Odası Prof. Dr. Orhan Süren Konferans Salonu’nda meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerden katılımcıların katkılarıyla gerçekleştirilen çalıştay, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İ. Uğur Toprak, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Şen ve BAYETAV Eğitim Koordinatörü Ayzin Akgün’ün konuşmalarıyla başladı. Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık’ın Gıda Krizi, Çocuk Yoksulluğu ve Beslenme ile Prof. Dr. Türkan Günay’ın Çocukluk Çağında Beslenme Yetersizliği konulu çerçeve sunumlarıyla devam eden çalıştayda çözüm önerileri de masaya yatırıldı. Sunumlarının tamamlanmasının ardından TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İ. Uğur Toprak, çalıştayın sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaştı.
ÇOCUKLARIN DÖRTTE BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR
Türkiye ve çok sayıda ülkede hala birçok çocuğun beslenme yetersizliği ve açlıkla mücadele ettiği belirtilen bildirgede, “Bu durum, çocukların sağlığı, fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığını, algılamalarının azaldığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektiklerini, okul devamsızlık sürelerinin uzadığını ve okul başarılarında azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de çocukların yeterli ve dengeli beslenememesinin başında ekonomik sebepler gelmektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, enflasyon, gıdaların niteliksizliği, ırkçılık, siyasi iktidarın yetersizliği birçok aile için yeterli ve sağlıklı beslenmeyi ve gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Ülkemizde son iki yıl içinde gıda fiyatlarında 4 katı aralığında bir artış gerçekleşmiş, sadece 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında gıda fiyatları yüzde 50 oranında artmıştır. Yıllardır uygulanan yıkıcı politikalar ciddi bir gıda krizine yol açmıştır. İçerisine sürüklendiğimiz gıda krizinden en çok ve kalıcı şekilde çocuklar etkilenmektedir. 2021 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de 18 yaş altı yaklaşık 23 milyon çocuk bulunmaktadır ve ülke nüfusunun yüzde 27’si çocuktur. Bu çocukların da dörtte üçü okul çağındadır. Son yıllardaki gözlemler okul çağındaki çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiğini göstermektedir. Bu durum çocuk açlığının artmasına, çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evlilikler gibi birçok soruna neden olmaktadır” ifadelerine yer verildi.
ÖĞRENCİLERİN SAĞLIĞINA İLGİSİZLİĞİ GÖSTERİYOR
TÜİK’in ‘Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’ndan verilere dikkat çekilen bildirgede, “Bu raporda çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimleri için vazgeçilemeyecek besinler olan gıdaları tüketemediği belirtilmektedir. Örneğin her sekiz çocuktan birinin et, tavuk veya balığı; on çocuktan birinin fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri; iki çocuktan birinin peynir ve yoğurdu her gün tüketebildiği görülmektedir. Türkiye’de beslenme yetersizliği sorunu, çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu sorunun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için elzemdir. Beslenmenin temel bir hak olduğu hatırlanmalı, kamu kurumları sorumluluklarını yerine getirmelidir. Annelerin gebelik sürecinden itibaren özellikle 18 yaşına kadar her çocuğun sağlıklı beslenmesini sağlamak ilgili kamu kurumlarının sorumluluğundadır. Ancak siyasal iktidarın politikalarına bakıldığında var olan anaokullarına besin desteği hizmetinin bile ekonomik koşullar bahane edilerek geri çekildiği görülmektedir. Deprem bölgeleri dışında okul öncesi eğitimde başlatılan beslenme programının iptal edilmesi Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilerin sağlığına gösterdiği ilgisizliği net olarak göstermektedir. Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık ‘Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)’ belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair bir ifade bile yer almamaktadır” denildi.
ÜCRETSİZ ÖĞÜN VERİLMELİ
Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamanın sadece ebeveynlerin görevi olmadığı vurgulayan bildirgede, şu çözüm öneri de yer aldı: “Çocukların okula aç gitmesi kabul edilemez. Milyonlarca çocuğu ilgilendiren bu önemli sorunun çözümüne dair acilen siyasal iktidar okul ayırt etmeksizin beslenme desteği sağlayacak programları başlatmalı, tüm öğrencilere okulda ücretsiz, besleyici bir öğün vermelidir. Okul beslenme programları, okul ortamında olanakları yeterli olmayan öğrencilere yeterli beslenme olanağı sunarken, bütün öğrencilerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlar. Okul beslenme programları dezavantajlı bölgelerdeki okullardan başlamak üzere tüm okullara yaygınlaştırılmalıdır. Bu çalışmaları yürütecek ebe, diyetisyen, okul hemşiresi, gıda mühendisi vb. meslek disiplinlerinden yeterli sayıda personel istihdam edilmelidir. Gıda güvencesine sahip olmayan ailelere (göçmen ve sığınmacı aileler dahil) aileler destek sağlamak için, birinci basamak sağlık hizmetleri veren kurumlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl-İlçe Müdürlükleri arasında koordinasyon sağlayacak bir idari mekanizma oluşturulmalıdır. Sağlıklı beslenme konusunda toplum genelinde farkındalık yaratmak amacıyla eğitim çalışmaları düzenlenmelidir. Kolay ve anlaşılabilir bir içeriğe sahip halkın beslenme rehberi oluşturulmalıdır. Kamu kreşleri ve anaokulları yaygınlaştırılarak çocukların sağlıklı beslenmesi sağlanmalıdır. Çocukların sağlıklı gıdalara erişimini kolaylaştırmak için iktidar ve yerel yönetimler tarafından tarım yapan küçük üreticiler desteklenmeli, çocuklara taze ve ekolojik ürünler sunulmalıdır. Toplumun yönetim süreçlerine katılım imkanları güçlendirilmelidir. Tüm kamu kurumları, yerel yönetimler birinci basamak sağlık hizmetleri ile iletişime geçerek gıda krizinden etkilenen okul öncesi çocuklar için beslenme desteği sağlayacak programlar geliştirmelidir. Beslenme desteği tartışmalarında sadece okula giden çocuklar değil, okul öncesi çağda olan küçük çocuklar da mutlaka dikkate alınmalıdır. Okul öncesi çağdaki çocuklar sağlıksız beslenmenin doğurduğu sorunlardan etkilenen en hassas kesimi oluşturduğu unutulmamalıdır. Çocuk beslenmesinde önem arz eden temel gıda maddelerinde KDV kaldırılmalı, elektrik, su ve doğal gaz gibi hane bazında yapılan harcamalarda dezavantajlı ailelere indirim uygulanmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde gıda sağlığı ve beslenme birimi kurulmalıdır. Okullarda kantin yerine mutfak-yemekhane uygulamasına geçilmelidir. Okullarda sağlıklı beslenme konusu ile ilgili dersler müfredada eklenmeli ve buna yönelik olarak gıda mühendisi ile beslenme ve diyetetik uzmanları istihdam edilmelidir. Okullarda tuvalet dışında temiz ve içilebilir nitelikte suya erişim için çeşmeler oluşturulmalıdır. Çocuklar yetişkin yaşa ulaşana değin sağlıklarını olumsuz etkileyecek sorunların çözümü için yapılan her türlü kamusal müdahale, onların yetişkinlik döneminde pek çok kronik hastalığın oluşmasını önlemektedir. Dolayısıyla beslenme desteği sadece şimdiki nesli korumakla kalmayacak zaman içinde sağlık harcamalarını azaltarak kamu refahına da ciddi bir katkı sağlayacaktır. Çocuklar başta olmak üzere yetersiz beslenme ve açlık sorunu yaşayan kesimlere yönelik bir kamusal destek-dayanışma programı acilen uygulamaya konulmalıdır. Bu bir siyasal tercih değil, zorunluluk, birincil öncelikli mesele olarak görülmelidir. Başta siyasi iktidar olmak üzere toplumun her kesimi, beslenme yetersizliği ile mücadelede sorumluluk almalıdır. Gıda krizinin derinleştiği bu dönemde muhalefet partilerinin bu önemli meselenin takipçisi olması ve çözüm talep etmesi elzemdir.”
BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR-Okul döneminde beslenme
Kılıçdaroğlu hakim karşısında!
Tüm Bel-Sen’de güven krizi
Spotify müzik özeti 2024: Spotify Wrapped 2024 ne zaman yayınlanacak?
Menemen’de okulda öğretmene şiddet: Toplumsal sorunu yansıtıyor!
Piri Reis’i Hangi El Tutuyor?
Başkan Tugay, hükümeti topa tuttu: İzmir’i sevmiyorlar
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
Derin yoksulluk toplumu yozlaştırdı
İzmir Valiliğinden uyarı: Ege Denizi'nin kuzeyinde fırtına bekleniyor!
İzmir haber: 2 milyonu aşkın yasaklı madde ele geçirildi
Son Girilen Haberler
Yenidoğan Çetesi yöneticisi: Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz
Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Duruşmada örgüt yöneticilerinden İlker Gönen savunmasında, "Herkesin suçu olabilir. Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz" dedi
MİT tarafından yakalanmıştı: Gri listedeki terörist tutuklandı
Gri kategoride aranan ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) operasyonuyla yakalanan terörist Kadir Çelik tutuklandı
Adana’da korku dolu anlar: SASA’da buhar kapağı patladı
Adana'da bulunan SASA Polyester Tesisleri'nde buhar denemesi yapılırken borulardan birinin buhar kapağı açıldı